Neden Terfi Edemiyorsunuz? Aynayı Kendinize Tutan 8 Olasılık

Yazar: Isil Arikan ,
Ocak 29, 2018
Neden Terfi Edemiyorsunuz? Aynayı Kendinize Tutan 8 Olasılık


“Yıllardır çalışıyorum, evime aileme bile yeterince zaman ayırmıyorum, her şeyimi bu şirkete verdim, ne zaman bir kriz, ciddi bir sorun olsa fedakarlıkta bulundum ama hala yerimde sayıyorum” diyenlerden misiniz? Muhtemelen son derece haklı bir serzeniş. Şirkette açık pozisyon bulunmaması, bütçe yetersizliği gibi size bağlı olmayan nedenler dışında terfi edemiyorsanız, hatta başkaları terfi ediyor siz edemiyorsanız belki de bakış açınızı değiştirmelisiniz.

Bu konuya iş hayatında farklı çalışanlar tarafından sıklıkla yapılan hataları gruplayarak bir bakalım mı? Belki siz bazılarını hiç yapmıyorsunuzdur ancak bir kısmında problem olabilir ve bunu gördüğünüzde düzeltmek için çözümler üretebilirsiniz.

 

1.     Hedefleriniz Net Mi?

Aslında sadece iş hayatında değil, başarı için hayatın her alanında hedeflerimizin net olması gerekiyor. Terfi etmeyi, yönetici, müdür, direktör olmayı ne için istiyorsunuz? Bu sizin hedefiniz mi?

Kültürümüzde maalesef yanlış bir algı var. Müdür, direktör gibi bazı etiketler sosyal statü göstergesi sayılıyor. İnsan olarak var olmanın değeri maalesef bu tarz etiketlerle ölçülüyor. O yüzden de liderlik vasıflarına sahip olup olmadığına bakmaksızın, hayattan beklentilerinin ne olduğuna, nelerden keyif alıp neleri sevmediğine bakmaksızın binlerce insan terfi etmeyi, yönetici, müdür koltuğuna oturmayı gerçekten hedefi zannediyor.

Bir de işin maddi boyutu var. Kariyer basamakları çıkıldıkça gelir miktarı da artıyor. Dolayısıyla bilinçli bilinçsiz terfi etmeyi hedefliyoruz. Bunun getireceği sorumluluğun ne kadar ağır olduğunu, bu sorumluluğu almayı isteyip istemediğimizi, getirisinin bizden götürdüklerine değip değmeyeceğini çok da hesaplamadan..

Samimi olarak “yöneticilik yapmak” gibi hedefleri olan insanlar var. Ama siz onlardan mısınız? Terfi edip, daha büyük sorumluluk almak için fedakarlıkta bulunmak istiyor musunuz? Bu soruları sadece siz, kendiniz cevaplayabilirsiniz. Ancak cevabınızı farkında olmasanız bile hal ve hareketlerinizle dışarıya yansıttığınızı, patronlarınızın ve yöneticilerinizin de bunu algıladığını unutmayın. O yüzden kendinize vereceğiniz cevapta samimi olmalısınız. Hedefiniz samimi olarak terfi edip, yöneticilik koltuğuna oturmaksa yetenek ve yetkinliklerinizi geliştirmeye çalışmalı, değilse bugün sahip olduğunuz işi yapmaya devam ederek gerçek hedeflerinize yönelmelisiniz.  

 

2.     Liderlik Vasıflarına Sahip Misiniz?

Terfi etmek istiyorsanız, hangi sektörde nasıl bir iş yaparsanız yapın, çoğu zaman bunun anlamı bir ekibe liderlik etmektir. Kalabalık ya da değil, sizden başka insanların da sorumluluğunu üstleneceksiniz. Öte yandan herkes doğuştan lider olmayabilir ancak liderlik öğrenilebilir. Güçlü ve iyi bir lider olmak için insanları hedeflerine ulaşmak konusunda etkilemeli, cesaretlendirmeli, etkili bir iletişim tarzına sahip olmalısınız.

Peki öyle biri misiniz? Öyle biri olmamanız ciddi bir sorun değil, ancak bunu öğrenmek, geliştirmek için hiçbir çaba göstermemek çok ciddi bir sorun.

 

3.      Patron Gibi Düşünüyor Musunuz?

Hepimizin bir konuda -özellikle yaptığımız iş konusunda- fikirleri var ve tüm fikirler de çok değerli. Ancak bir gerçek var ki patronlar veya üst düzey yöneticiler olaylara, işe ve sonuca çok daha geniş bir pencereden bakıyorlar. Sadece kendi sorumluluğunuzu göz önünde bulundurarak yaptığınız her yorum, ürettiğiniz her fikir bir “çalışan” bakış açısı olarak değerlidir. Terfi etmek, yönetici olmak istiyorsanız patron gibi düşünmeyi, sadece kendi departmanınızı ve sorumluluk alanınızı değil, tüm şirketin menfaatini göz önünde bulundurmayı benimsemelisiniz. Zaman zaman sizin aleyhinize olsa da.

 

4.     Proaktif Misiniz?

Bundan çok değil, on yıllar önce iş dünyası görece daha kolaydı. Rekabet bugünkü kadar acımasız değil, pazar da bugünkü kadar büyük değildi. Dolayısıyla ebeveynlerimizin bizlere kazandırmaya çalıştığı “çalışkan olmak” erdemi iş hayatından başarılı olmak için yeterli bir değerdi. Oysa şimdi çalışkan olmak önemli ama yeterli değil.

Tüm iş hayatınız boyunca sadece size verilen işleri yapmanız bir teşekkürü hak eder, ama terfi getirmez. Üzgünüm. Terfi için size verilen işin dışında da şirkete birşeyler katlmalısınız. Yeni fikirler üretmek, bu fikirleri geliştirip şirkete fayda sağlayacak hale getirmek, yöneticilere sunarak kabul ettirmek, kabul edilmiyorsa başka yollar aramak, o işi dün yapıldığından daha verimli, daha kârlı ve daha etkin hale getirmek proaktif olmanın bir parçası. Belki de ne kadar proaktif olduğunuz konusunda bir düşünmelisiniz.

 

5.     Sonuç Odaklı Mısınız?

İşiniz gereği yerine getirmeniz gereken sorumlulukları eksiksiz ve yüksek performansla gerçekleştiriyor olabilirsiniz. Bu çok değerli olmakla birlikte her zaman yeterli değil. Çabalarınızın şirkete değer katan bir sonuç da üretmesi gerekiyor. Çok çalışmanıza rağmen satışlarınız artmıyorsa, çok çalışmanıza rağmen maliyetleri düşüremiyorsanız, çok çalışmanıza rağmen departmanınızın kâr marjı düşükse bu alanları geliştirmek için yeni fikirler de geliştirmelisiniz.

Buna rağmen pozitif sonuçlar alamamanız da mümkün, çünkü her şey sizin elinizde değil. Ancak patron veya yöneticilerinize “aslında proje de üretiyorum, pozitif sonuçlar almak için farklı fikirler de uyguluyorum” mesajını vermeniz de bazen yeterli olur çünkü bu bir yönetici gibi düşündüğünüzü gösterir.

 

6.     Çözüm Odaklı Mısınız?

Bazı insanlar yaptığı işte veya genel olarak bir iş yerinde “problemli alanları” bir bakışta görmekte ustadır. Belki siz de o ustalardan birisiniz. Ancak bu gözlemlerinizin sonucu “sürekli şikayet etmek” halinde tezahür etmemeli. Farkındalık sorumluluk getirir. Ve fark ettiğiniz probleme çözüm önerisi üretmek de terfi etmeyi bekleyen bir çalışanın sorumlulukları arasındadır.

 

7.     Sadakatten Başka Sunacağınız Bir Özelliğiniz Var Mı?

Çok duymuşsunuzdur –ben duydum da ondan biliyorum- “10 yıldır buradayım, dün gelen çocuk terfi etti ben hala aynı yerdeyim”. Çok acı tabii ki ancak arzunuz terfi etmek ise buna bir çözüm üretmesi gereken de sizsiniz. Belki de bakış açınızı değiştirmelisiniz.

Bir şirkette çalışmak üzere el sıkıştığınızda size önerilen ücret karşılığı belirli bir işi yapmayı taahhüt ediyorsunuz. Başka bir deyişle işinizi aynı şirkette uzun yıllar boyunca yapmanız, hatta kriz dönemlerinde bazı fedakarlıklarda bulunmanız zaten baştan kabul ettiğiniz bir şart. Daha fazlasını istiyorsanız, daha fazlasını verebileceğinizi göstermelisiniz. Ki aslında 4. maddedeki proaktif olmak da tam olarak bununla ilgili bir çözüm önerisi.

 

8.     İletişiminiz Nasıl?

Kariyer basamaklarında yukarılara doğru çıktıkça iletişimin başarı üzerindeki etkisi de artıyor. İşinizi ne kadar iyi yaparsanız yapın, ne kadar başarılı sonuçlar üretirseniz üretin iş arkadaşları ve yöneticilerinizle iletişiminiz de net ve etkin olmalı. Ve unutmayın “iyi iletişim”, dilimizdeki kaba tabirle “yalakalık” demek değildir. Kendini, düşüncelerini, beklentilerini ve beklentileri karşılığında verebileceklerini net bir şekilde ifade edebilmek, karşı tarafı da sadece cevap vermek için değil, anlamak için dinleyebilmektir.

Hiçbir patron veya yönetici ne kadar iyi niyetli bir insan olursa olsun çevresindekilerle sürekli sorun yaşayan, şikayet alan birine daha fazla sorumluluk vermek istemez. Hatta şunu da belirteyim, eğer iş arkadaşlarınızla, diğer departmanların yöneticileri ve çalışanlarıyla yeterince iyi bir iletişim kurabilirseniz terfi için “tavsiye” bile edilebilirsiniz.


Bloglarımızdaki ürünler hakkında bilgi almak için bize yazın

Captcha